30 Ocak 2012 Pazartesi

Lapa Lapa Kar...

Okulda kartopu oynadık bugün.. Issız bahçe tümüyle bizimdi..
Oysa Cumartesi günü Alaçatı'da, kış ortasında bahara hazırlanan bu ağaçla karşılaştım ben... 
Çok huzurluydu.. Yazın var olan kalabalık, elini ayağını çekmiş..
Daracık sokaklarda yürüdük.. Taş duvarlara dokunduk, mutlu köpekleri sevdik..
Bir kaavede oturduk.. Aynada gördüğümüzü beğendik..


24 Ocak 2012 Salı

İki Duyuru

Ne diyor bu duyuru, okuyamıyoruz diyorsanız:

"27 Ocak'ta ikili ilişkileri konuşuyoruz!Yakın ilişkilerden beklentilerimiz, ikili ilişkilerimizde yaşadığımız sorunlar, hatanın kimde ya da nerede olduğu... Varlığı ile kişiyi olumlu etkileyen, işler yolunda gitmediğinde ise kişiyi derinden üzen yakın ilişkileri Geştalt yaklaşımı çerçevesinde ele alacağımız eğitim gecesine Geştalt'la ilgilenen herkesi bekliyoruz. Görüşmek üzere!
Tarih : 27.01.2012
Saat : 19.00
Konu : İkili İlişkiler
Konuşmacı : Doç. Dr. Ceylan Daş
Yer : Güneş Sokak 7/2 (Şili Meydanı) Ankara
http://www.gestalt.org.tr
Katılımınızı (312) 447 74 73 numaralı telefona bildirebilirsiniz." diyor

Sevgili Ankaralılar ben bu etkinliğe gidemiyorum.. keşke gidip dinleyebilseydim.. ama belki siz katılabilirsiniz.. Bence Türkiye'nin en iyi çift terapistini tanıyıp, Geştalt yaklaşımının açtığı pencereden ilişkilerinize bakma şansı olacaktır.. İşte linki de bu: http://www.gestalt.org.tr/page1.php#egitim4
 
Geçen yıl birlikte çalıştığımız pek bir şeker bir Almanca öğretmenimiz vardı.. Kafasındaki projeyi gerçekleştirmek üzere bizimle vedalaşmıştı.. İşte şimdi istediği işi yapıyor: Almanca Eğitim Atölyesi.. Çocuklar ve yetişkinler, her yaş grubundan kişi için farklı etkinlikler planlıyor.. Ben henüz gidemedim ama yarattığı mekan, onun yaratıcılığını da yansıtan keyifli bir alan gibi görünüyor.. İşte onun da linki: http://issuu.com/freiraum-atelier/docs/public_freiraum?mode=window&backgroundColor#222222

22 Ocak 2012 Pazar

Ankara'da

Pek romantik bir Ankara gecesine tanıklık ediyorum.. kocaman kar taneleri sessiz sessiz düşüyor.. benim zihnim gürültülü.. bu gürültü uyutmuyor.. dışarıya çıkmak istiyor bir yanım, diğer taraf içeride tutuyor.. umarım yarın sabah buzlanmış olmaz her yer.. yarın da yağsa böyle sessiz sessiz.. ben yürüsem uzun uzun.. ODTÜ kimbilir ne güzeldir şimdi.. Sevdiğim tüm yerler canımı acıtıyor bu şehirde.. sakin sakin düşüyor kentin üstüne kar, ben ışıkları izlerken şehir yavaş yavaş örtünüyor.. bir yanım çok seviyor bu kenti, bir yanım nefret ediyor... neyse haftaya izmir var :)

16 Ocak 2012 Pazartesi

Şükran..

Tanrım! Kar yağdırdığın için teşekkürler :) kardeşim, Derincim, annem ve babam için de koccccaman bir teşekkür..

Bir de bitter çikolatayı, çayı, ayçekirdeğini, şarabı, her çeşit peyniri, patlıcan salatasını bulan insanlar için... galiba bir de Leonard Cohen için teşekkürler.. Şimdilik!!!


dur! dur! bir de Amalia Rodrigues var! Onun için de teşekkürler.. :)




Karlar Düşer..

Ankara'dan İstanbul'a döndüğümden beri İstanbul'da gördüğüm en yoğun kar yağışı.. Çok güzel deyip tam keyif alıcam... evsizler, evi olsa bile ısınamayanlar geliyor aklıma sevinemiyorum.. Şimdi lapa lapa yağan kara çıkıyorum.. Bir küçük İstanbul yol macerası başlayacak :)

11 Ocak 2012 Çarşamba

Üsküdar.. Veli Et Balık Lokantası.. Geştalt..

Dün akşam Geştalt süpervizyon toplantımız vardı. İstanbul'da yaşayıp da iki ayda bir eğitim için Ankara'ya gidip, her seferinde hocalarının ve diğer arkadaşlarının önünde terapi yapıp, geri bildirimler nedeni ile kaygıdan perişan olan, sonra yetmemiş gibi iki ayda bir yaptığı o detaylı ödevlerle ve daha bir sürü gergin şeyle kendine eziyet eden dört kişi; dün birbirimize terapi yapıp, birbirimizden geri bildirimler aldık. İki ayda bir eğitimler arasında altı kez de bunu yapmamız gerekiyor.. Kesinlikle yararlı birşey.. ama akşam geç saatlere kadar yoğun biçimde çalışıp, sonra da buna odaklanmak oldukça zor. Bazen hayatımda Geştalt dışında hiç birşeye yer bırakmadım gibi geliyor. gerçekten çok emek isteyen bir eğitim olduğunu söylemem lazım. Dolayısıyla tamamlamış olanlara ayrıca hayranlık duyuyorum. Bakın benim tamamlamaya çalıştığım eğitim şöyle: 600 saatlik kuramsal ve uygulamalı eğitim, henüz 3/4'ü bitti denebilir. 140 saatlik yaşantı grubu deneyimi, 70 saat olmuştur sanırım :) 100 saatlik bireysel terapi, hımmmm sanırım daha 20 saat falan olmuştur :) 120 saatlik süpervizyon, henüz başlanmadı :(

Daha uzun bir yolum var yani.. offf böyle bakınca kaygım arttı tekrar.. ne zaman yapacağım bu kadar işi.. bir de işin ekonomik kısmı var tabii.. yani uzun lafın kısası: arkadaşlar, terapiye gittiğinizde.. "aman ne çok para alıyorlar, pek pahalı, cık cık" falan demeyin.. yani deyin tabii de.. bir de bunu düşünün: hakkıyla terapist olmak için kişi kendisine sürekli yatırım yapmak zorunda ve bu yatırım da pahalıya patlıyor.. keşke devlet terapi için ödemeler yapsa da daha ihtiyaçlarının farkında, mutlu, bütün kişilerden oluşan bir toplum olsak :)

Aslında süpervizyon toplantısı öncesi Üsküdar'da  ızgara hamsi yediğim yerden bahsedecektim, dağıldım... Diğer arkadaşlarım daha geç geleceği için, ben biraz Üsküdar'da dolaştım. Dar yokuşlu sokakları, tarihi çarşıları, eski pasajları, balık pazarı, sebze pazarı .. Sonra balık pazarının girişinde solda Veli'yi gördüm, kocaman pencereleri ile cezbetti beni. Çünkü istediğim şey akşam olurken, ışıklar, martılar ve biraz Boğaz'dı.. Beklentimi karşıladı, birinci katta oturdum, Üsküdar Merkez Camii'nin hemen karşısında.. Balık gayet lezzetliydi.. ama asıl muhteşem olan mısır ekmeği idi.. menüde balık dışında Rumeli köftesi ve kebabı gibi seçenkler vardı ama herkes balık yiyordu.. Bir de muhallebili kadayıf istedim, kalmamıştı, benim aklım kaldı :) sıradan bir restoran gibi görünmekle birlikte beklediğimden daha iyi lezzetlerle karşılaştım diyebilirim.. bir de caddeyi, insanları, martıları, Boğaz'ı izleyerek Üsküdar'da balık yemek için iyi bir seçenek olabilir.. sizinle de paylaşayım istedim.. böyle görünce balıklara üzüldüm ama lezzetliydiler ne yapayım :(


8 Ocak 2012 Pazar

Cumartesi...

Ödev bitti.. ben yine hastayım.. bu seneki grip fazla oldu ama neyse.. sabah erkenden Ankara'ya gittim, akşam tekrar döndüm... bugün çok iyi geldi bana.. B. ile Tootsie'yi izledik evde.. ben bir süre sonra kusura bakma yatay pozisyona geçiyorum deyip, kanapede uzadım.. arada uyuklasam da epeyce güldüm filme.. P.'ye "şöyle kanapeye uzanıp tv. izleyerek uyuklamaz mısın?" dedim.. "yapmaz mıyım? hatta hayatımın yolunda gittiğini oradan bilirim" dedi.. bayıldım yanıtına galiba önceden ben de öyleydim de şimdi iş tersine döndü.. kendimi iyi hissetmediğim zamanlarda uykuya geçebilmek için tv. sesi iyi geliyor..

Bu sefer Ankara'ya giderken gerilmedim.. Özlemişim, özellikle de Ankara simitli kahvaltıları :)) Ama her zamanki gibi çok soğuktu.. Şimdi Disko Kralı'nda Model'in katıldığı bölümün tekrarı var.. bayılıyorum onlara..

3 Ocak 2012 Salı

El de oynaşta, göz de..

Ödev yaptığım zamanlarda bloğuma bir yazasım geliyor ki sormayın dostlar.. tüm takip ettiğim blogların arşivlerinde kaybolasım.. yorumlar yazasım..  Facebookta tanımadığım insanların bile fotoğraflarını beğenesim.. hiç adetim olmadığı halde tweeter'da tweet'leyesim.. tüm arkadaşlarıma mesajlar yazasım.. cep telefonumu karıştırasım.. evde iki gün öncesine kadar rafta durduğu halde farketmediğim bilmem ne kitabını baştan sona okuyasım.. bitirene kadar başka hiç birşey yapmayasım.. örgü öresim.. sokaklarda dolaşasım.. kadeh kadeh şarapları yuvarlayasım.. film seyredesim.. daha bir sürü şey yapasım var..

durum feci.. kazasız belasız bu ödevi de bitiririm sanırım..