29 Aralık 2011 Perşembe

Yeni Yıl Kartı

2011'i teftiş ile kapatıyorum.. Bugüne kadar hiç geçirmediğim kadar detaylı bir teftiş oldu. Umarım yazacakları rapor da verdiğimiz emeğe karşılık olur.. Mutlu ayrıldıklarını söyleyerek gittiler.. Bizleri tanımaktan çok mutlu olduklarını belirterek.. Bilmem artık..
Bu sabah pek güzel başladı.. Ben çoooook uzun süredir "Yeni Yıl Kartı" almamıştım.. Yani böyle elle tutulan cinsinden.. E-kartlar çıktı, eski keyfi kaçtı işin.. Bugün bana özel ulakla bir kart geldi ki bu ulak çok sevgili bir dostumdur.. Hani birlikte Tibet'teki tapınağa İngilizce öğretmeye gitmek istediğim Nazlı.. Aynı zamanda yazılarını keyifle okuduğum, kimi zaman anımsayıp yazmama neden olan sevgili Lalenin Bahçesi'nin kızı Naziş'tir kendisi.. Biz birlikte çalışıyoruz, ne keyif! Bugün elinde bir çanta ile geldi.. "Bunlar Lalüş'ten" diyerek.. Hem şaşırdım, hem çok sevindim.. Zarfın üstündeki minik oya çiçekli kart, bana yıl boyunca bereket getirecek kestane, az önce kahvemin yanında afiyetle yediğim leziz kurabiyeler ve çam ağacımda yerini alan keçeden yapılmış süsle gelen Lale Hanım'ın tüm içtenliğini bana taşıyan, el yazısı ile yazılmış kart.. Çok mutlu oldum.. Özel hissettim kendimi.. Çok çok teşekkürler tekrar :) Sevgi ve mutlulukla kalın :)


27 Aralık 2011 Salı

2011.. 2012

2011, yorucu bir yıldı.. İşyerinde bir sürü değişim oldu.. Halen de taşlar yerine oturmaya devam ediyor..

Bu yıl yeni dostlar kazandım mı? Belki..
Antalya, Trabzon, Van, Kaş derken ilk kez babamın memleketine de gittim.. sonbahara kadar çok seyahat ettim diyebilirim..
İçimdeki kahramanla tanışmak için bir başka yolculuğa daha çıktım.. Henüz bitmedi.. Tamamlamak için biraz daha yola devam etmem lazım..
Fotoğrafçılık dersleri almaya başladım..
Yoga ile tanıştım ve bayıldım..
Çok kısa bir süre de olsa helikoptere bindim.. Fena değildi..
Yasemin Mori'yi, Yasmin Levy'yi ve Model'i çok severek dinledim..
Behzat Ç.'yi de çok severek izledim..
Eyvah Eyvah 2'ye çok güldüm..
Dedemin İnsanları.. Çocukluğumdan anıları taşıdı zihnime..
İki ayda bir  Gestalt Terapi eğitimlerim için Ankara'ya gittim..
Diğer aylarda ödev yazdım..
Çok fena olmayan notlar aldım..

Çoğunlukla izlemişim, içinde olmamışım gibi geliyor.. Ama yine de ne yaptıysam ya da yapmadıysam hepsini kendim istediğim için seçtim..

2012'den beklediklerim ise tabii ki öncelikle tüm sevdiklerimin ve benim sağlıklı olmam :) ardından şimdilik aklıma gelenler şunlar

  1. Şu minderli yatak tepsilerinden bir tane.. biri bana hediye almak isterse sevinirim :)
  2. Zerger tasarımlarından yüzük, kolye, falan, filan.. Ona da sevinirim :)
  3. En az iki tane yurt dışı yolculuğu, mümkünse biri uzak doğu olsun, diğeri avrupa :)
  4. Kesinlikle Kapadokya'da bir balon uçuşu
  5. Aşık olmak nasıl bir şeydi hatırlayan var mı????
  6. Gece 02:00'de uyumamın ve sabah 10:00'da evden çıkmamın yeterli olabileceği, günde 5 saat çalışacağım bir iş
  7. Daha az saat çalışmak ve daha çok kazanmak :))) biliyorum üsttekini tekrar ettim gibi ve olmaz diye düşündüğünüzü de biliyorum ama olsun ben olacağına inanıyorum.. yazayım yine de..
  8. Beş kilo verme
  9. Düzenli yüzme ya da yürüyüş yapma
  10. Duracell pil takılmış gibi bir enerji düzeyi
  11. Gestalt Terapi 4. sınıf öğrencisi olabilme
  12. Psikoterapist olarak da para kazanma
  13. Evimi biraz daha genişletebilecek, kitaplarımın tamamını toplayacak hayalimdeki kitaplığı yaptırma
  14. Yaz tatilim süresince Nazlı'nın bahsettiği Tibet'teki tapınakta İngilizce Öğretmenliği işinin gerçekleşmesi
  15. Daha çok enerji, daha çok coşku.. Evin dışına çıkma arzusu..
  16. Eski dostlarımla daha çok görüşme
  17. Yeni dostlar edinme
  18. Datça'da bir hafta
  19. Gökçeada'da başka bir hafta
  20. Güzel fotoğraflar, gülümseten anılar...
  21. Huzur, huzur, huzur... Bir o kadar da heyecan, coşku, kahkaha..
Yeni yılınız kutlu olsun... istediklerimizi getirsin..

23 Aralık 2011 Cuma

Derin'den..

 
Ben bale yaparken :)
Derin ve Teyze plaja gidiyor :)
Zaten benimle "tur tatili" yapmayı istiyor kuzucum, işte öyle bir tatil..

20 Aralık 2011 Salı

Stil Direktörü'nden Zerger by Nesrin Dugan Hediyeleri

Ürünlerini bildiğim ve çok da sevdiğim bir tasarımcı.. Şimdi stil direktörü böyle bir güzellik yapıyor :)

Detayları okuyabileceğiniz bağlantı: http://www.stildirektoru.com/2011/12/zerger-by-nesrin-dugandan-5-kisiye.html

Hediyeleri merak ediyorsanız onlar da işte burada:

Tasarımcıyı ve ürünlerini biraz daha tanımak için ise: http://zerger.net/

18 Aralık 2011 Pazar

Hafta Sonu

Dün okulda Yeni Yıl Panayırı vardı, Derin haftalardır gün sayıyordu.. Onunla beraber gittik.. Geçen yıl, benim okuluma gelmeyi çok istiyordu, çünkü Yeni Yıl Panayırı'ndan sonra zannetti ki bizim okulda her gün böyle geçiyor.. Evet gerçekten de çocuklar için çok eğlenceli, büyükler için ise söylemeye gerek yok; çok yorucu.. ama bir yandan da toplanan tüm gelir ile güzel sosyal sorumluluk projelerine fon oluşturulduğu için tatlı bir yorgunluk..
Derincik yine çok eğlendi.. bir sürü etkinlik yaptı, alış veriş yaptı.. Akşam da bende kaldı.. küveti doldurduk.. uzun uzun banyo keyfi yaptı, aldığı bebekle banyoda oynadı, onu banyoda İngilizce şarkılar söylerken duymak çok komik oluyor.. Bana dedi ki "teyzeee, sen hiç söylenmiyorsun ben banyoda keyif yaparken.. annem hiç senin gibi değil.. birazcık geveze".. Dedim ki "annelerin işi budur.. benim çocuğum olsaydın, sanırım ben de söylenirdim.. zaten o yüzden teyze olmak da, teyzelerde kalmak da keyiflidir.."  Sonra ödevin başına oturduk.. bitmedi ödevler, pek çok ödevi vardı.. sıkıldı, bir de sözüm vardı yılbaşı ağacı kuracağız diye onun için çok heyecanlandı.. gece yılbaşı ağacımızı kurduk.. mutlulukla süsledi.. ardından da beklediğim soru geldi "teyzeeeee takılarına bakabilir miyim? söz odanı dağıtmayacağım" :)))))))))))))) ben çaktırmıyorum ama bayılıyorum bu kısma.. "teyzeeee, bunu kullanıyor musun?" ya da "büyüyünce benim olabilir mi?" diye devam ediyor... dün akşam benden bir ruj aldı, daha doğrusu parlatıcı.. Gece geç yattık, sabah öksürerek uyandı kuzucuğum, ardından ateş, kusmalar falan derken, davet edildiği için çok mutlu olduğu partiye gidemedi.. annesi erkenden geldi aldı, şimdi evde bakımda.. ateşi 39'larda.. ben de hem suçlu hissediyorum kendimi, hem de çok endişeleniyorum.. Çocuk olayı gerçekten çok zor...

bir yandan da ne keyifli birşey ya.. geçenlerde küçük hanımla bir kitap kafeye gittik.. aldık kitaplarımızı, kahvemizi, çikolatamızı.. kitap okuduk.. benim dikkatim dağılıyor çevredeki kalabalıktan, ama kuzum işte böyle gömülüyor kitabına.. ne güzel bir arkadaş :))
Evde zaman geçirmeyi özlüyorum ben.. bugün Derin'den sonra evdeydim hep, bir ara sahile indim yürüdüm, sonra tekrar eve gelip domestic işlerle uğraştım..

evde bir kavanoz bal vardı.. artık havuçlu kek oldu :) hımmm pek leziz.. tarif şöyle:

2 bardak un, 1 yemek kaşığı tarçın, bir paket kabartma tozu, 1/2 su bardağı yağ, bir küçük kavanoz bal (400 gr.), 3 yumurta, 1 su bardağı parçalanmış ceviz, 3 su bardağı rendelenmiş havuç.. Önce bal ve yağı el blenderı ile çırptım, ardından yumurtaları ekledim. Başka bir kapta da un, tarçın ve kabartma tozunu karıştırdım sonra sıvı malzemeleri de bu kaba aktardım. Ceviz ve havucu en son koyup karıştırdıktan sonra önceden ısıtılmış 175 derece fırında 35-40 dakika pişirdim :) benim kadar beceriksiz birinin bile blogunda bir kek tarifi oldu böylece :) 

bir de hastalandığımdan bu yana çayımı baharat katkılı yapıyorum, sevdim bu tadı.. önceden sadece karanfil koyardım aroması için.. ama hastalanınca zencefil, kakule ve tane karabiber ekledim.. gerçi bugün karabiberi fazla kaçırmış olduğumu düşündüm ama yine de çayda keskin bir tat seviyorsanız öneriyorum.. özellikle zencefil çok güzel yakıştı bence..

Şimdi de Behzat Ç. bekliyorum.. keşke yarın da tatil olsaydı..

10 Aralık 2011 Cumartesi

Hastayım..

Çok hastayım, geçen pazar gününden beri, her gün biraz daha ağırlaşarak.. hafta boyunca hiç dinlenemedim.. doktora da gitmek istemedim.. şimdi ise gidecek halim yok.. hava çok güzel ben ise evde sabahın 8'inden beri tv izliyorum.. arka arkaya ne çok gezi programı vardı.. biri bitiyor, öteki başlıyor.. bir de haberler.. Adana'nın Kadirli ilçesi, Türkiyenin turp üretiminin % 70'ini yapıyormuş.. üreticinin kilo satış fiyatı 25 kuruşmuş.. marketlerde 3.5 tl'ye satılıyormuş.. 26 parmaklı kedicik, topladığı bağışlarla kaldığı barınağı kurtarmış.. aklıma bizim kedicik Salem geliyor, günlerdir ortalarda yok.. Fatih Türkmenoğlu San Francisco'ya gitmiş.. Fisherman's Wharf aklımda kaldığı gibi.. ama sanki hiç orada olmamışım da hep fotoğraflarını görmüşüm hissi yarattı bende, çok zaman geçti tabii.. Dubrovnik ve Split çevresi çok güzeldi.. Doğu Afrika.. Bolu.. Bugün hep izledim.. gezmek arzusu tavan yaptı.. neyse emekliliğe bir yıl kaldı :))) umarım parası da olan bir emekli olmayı başarabilirim..

hava o kadar güzel görünüyor ki aslında sokağa çıkmak istiyorum ama hiiiiiç gücüm yok.. uzun süredir bu kadar ağır bir grip yaşamamıştım.. canım annecim gel buraya sana bakayım dedi.. aslında gerçekten de hastayken insan, sadece annesinin şefkati iyi geliyor galiba.. ama kuzucum ben oraya gelsem seni o kadar hasta ederim ki... çok korkarım bundan.. o yüzden bugün karantina ama yarın bir sürpriz doğumgününe gidiyorum.. iyileşmem lazım canım arkadaşım E., 40 oluyor.. Biz miyiz gerçekten 40'lı yaşlarını kutlayan?

4 Aralık 2011 Pazar

Son Günler...

Çok yoğun geçiyor günler.. gelecek yıl ne olacak, nerede olacağım yine bilmiyorum.. aslında hayat hep belirsiz, herkes için böyle biliyorum ama.. ben sıkıldım bu işle ilgili belirsizlikten...

Bu hafta sonu Okul Öncesi Sempozyumu var.. iki gün yoğun.. bu arada yine ödev için okumaya başladım.. yorgunum çok.. bir de üstüne tembelim.. canım hiç birşey yapmak istemiyor...

bu akşam bir film izledim... "One Week" 2008 yapımı... Ben Tyler (Joshua Jackson), dördüncü aşamada kanser hastası olduğunu,  %10 tedavi şansı ile çok az ömrü kaldığını öğrenince kendisine bir motorsiklet alır ve Toronto'dan yola çıkar, batıya yönelir.. tam olarak hasta hissetmeden bu yolculuğu tamamlamak ister..

Yol filmlerine bayılıyorum..  filmin sonunda soruyor, "bir haftalık ya da bir aylık ömrünüz kalsa siz ne yaparsınız?" Ben de aynı koşullarda olsam, sanırım hemen işten ayrılır ve hemen yola çıkardım.. görebileceğim kadar çok yeri görebilmek isterdim.. siz ne yapardınız?

filmi öneririm... Kanada'dan güzel görüntüler ve çok sahici bir karakter... tereddütleri, emin olamayışları, sorgulamaları.. çok yakın geldi... üstelik öyle üzmüyor da insanı...