5 Eylül 2011 Pazartesi

Haftasonu Gezintisi: Beykoz

Dün kardeşim ve yeğenimden oluşan "kızlar" grubumuzun dışında bırakıldım.. Küçük kız, bir süredir babası ile Bayramoğlu'nda idi... Dolayısıyla ortanca kızı çok özlemiş ve büyük ile onu paylaşmak istememişti.. Küçük kız "Biz bugün anne-kız günü yapalım" deyince, büyük olan ben grubun dışında kaldım :)

Bu haberi aldıktan kısa bir süre sonra babam aradı, ben de onu kahvaltıya davet ettim.. Birlikte güzel bir kahvaltı yaptık.. Saat iki gibi onu da uğurladım..

Önce uzuuuuuuun bir süredir ev dışında oluşlarım ya da evdeyken hep ödevlerle uğraşmalarım nedeni ile çok tozlanmış yuvamı temizleyeyim, artık tatil bitiyor, full-time iş başlıyor, yeni döneme hazırlanayım diye düşündüm ama neyse ki bu düşünceyi hemen zihnimden uzaklaştırdım..

Hızla üstümü değiştirdim.. Attım çantama "Adım Adım İstanbul" kitabımı.. Çıktım evden..

Daha önce gitmediğim bir yerlere gideyim istiyorum, ama bilmiyorum nereye gideceğimi de.. Neyse zaman kaybetmek istemedim, minibüse atlayayım önce Kadıköy'e gideyim, yolda da karar veririm dedim. Aslında aklımda Rumeli Kavağı var ama karşıya geçmek çok zaman alacak diye düşünüyorum.. Karar verebilmiş değilim, birden yine her zamanki rehavetime kaptırıp kendimi "amaaaan Kadıköy'de takılayım işte, sahafları dolaşayım" diye düşünüyorum.. Bu arada da serseri mayın misali dolanıyorum.. Kendimi İskele yakınlarında bulduğumda, kulağıma "Beykoz'a bir kişi" sesi geliyor.. "Beykoz'a mı?" diye soruyorum ve atıyorum kendimi dolmuşun arkasındaki boş yere..

Şaşırtıcı ama trafik yok, böylece Boğaz manzaralı keyifli bir yolculukla Beykoz'a varıyorum.. Dolmuşun son durağına kadar inmiyorum, ama sonradan bunun gereksiz olduğunu düşünüyorum. Ortakent diye bir yerdeyim.. Orada ne yazık ki rahatsız olduğum bakışlarla tanışıyorum.. Beni en çok şaşırtan bu oluyor.. Herkes dizimin iki parmak yukarısındaki tulumumdan açıkta kalan bacaklarıma bakıyor.. Çevreme inanamıyorum, en rahat giyinmiş olanlar kot pantolonlarının üzerinde kısa kollu t-shirtlerini taşıyorlar.. Denize doğru gitmeye çalışıyorum, birden bir mağaza görüyorum; sıradan, küçük bir giysi mağazası öyle tesettür mağazası gibi görünmüyor ama vitrindeki mankenlerin başları itina ile örtülmüş.. Bana herkes öyle bakmasa, tüm bunların farkına bile varmayacağım muhtemelen..

En sonunda deniz kenarına ulaşıyorum ama ne yazık ki bakışlar pek değişmiyor.. Sadece ben, bir süre sonra umursamaz oluyorum.. Boğaz havası alarak Çubuklu'ya kadar yürüyorum.. Fotoğraflar çekiyor, arada boş bulduğum banklara oturup manzarayı seyrediyorum.. Balık tutan ya da yürüyen insanları, tekneleri de..

Çok kalabalık.. Yol kenarına araçlar parkedildiği için trafik Üsküdar'a gidiş yönünde sıkışmış durumda.. Biraz açığa parketmiş bir araç yüzünden otobüs geçemiyor, kalıyor bir noktada.. Otobüsteki yolculardan bazıları hemen iniyor, çevreden yetişiyorlar ve parketmiş aracı kol kuvvetiyle biraz taşıyıp otobüse manevra şansı yaratıyorlar :) Yol açılıyor..

Kenardaki tekne lokantalardan birine girip midye tava yiyorum ama ne yazık ki yanında bira yok :(  Gördüğüm kadarı ile hiç birinde yok.. Böylece mecburen midye tava + şalgam suyu ikilisine razı oluyor, kalan ekmeklerimi denizdeki kaya balıklarına atıyor, biraz onların telaşlı kapışmalarını izliyor ve kalkıyorum..

Böylece hep Anadolu Kavağı'na giderken arabadan ya da vapurdan gördüğüm Beykoz'da yürümüş oluyorum..

Bu arada birkaç da fotoğraf çekiyorum, işte seçtiklerim:

1894'den bu yana :)
Çok davetkar..
Oturduğum tekne-lokantadan..
İshak Ağa Çeşmesi, 1746.
Çeşmenin en önemli özelliği: "Lüle" adı verilen musluksuz oluklar




Veeee... Gezgin ruhuma her zaman birşeyler sunan güzel şehrime teşekkürler :)

6 yorum:

  1. Beykoz, araçsız turlar için pek malzemesi olmayan bi yer.. En fazla, dönüşte kanlıca'da balık yemelik :P

    Sonraki(beykozdan devam ediniz) köyler kurcalanmalı..

    YanıtlaSil
  2. canım,
    bende ctesi 5-10dk serhatı gezdireyim diye arabayla cıktım. sonra bir bakmışım cengelköyde cınarın altındayız. dönerkende üsküdar-harem-ksdıköy yaptık kız kulesini gördük. serhat aksamına oyun hamuruna bir direk dikti bu kız kulesi diye :) anne+ogul gezilerimize senide bekleriz.

    öptüm.
    beyhan

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Öküz :) kesinlikle katılıyorum, önümüzdeki günlerde Poyrazköy'ü kurcalamayı düşünüyorum :)

    Canım arkadaşım.. Katılırım tabii :)

    YanıtlaSil
  4. Caminin yanındaki köy kahvesinde çayını yudumlamayı ve anadolu feneri'nnin altında balık yemeyi unutma bari ;)

    not: 3.köprü möprü, poyrazköy dağılmış olabilir.. ben de 2-3 senedir gitmiyorum..

    YanıtlaSil
  5. Büyük bir merakla okudum. Çünkü Beykoz merak ettiğim ama gidemediğim yerler arasında İstanbulda. Hep gözümde büyümüştür oraya gitmek.

    Şort-atlet gezen biri olarak bu yazıyı okumam iyi oldu. Bu duruma hem şaşırdım hem üzüldüm ayrıca.

    Güzel gezi, güzel paylaşım (:

    YanıtlaSil
  6. Anadolufeneri'ni yazdım aklımın bir köşesine ;)

    Benay, çok teşekkür ediyorum :)

    YanıtlaSil